Normal doğum mu, sezaryen mi?
Her anne ve baba adayının en büyük dileği bebeklerine sağlıklı bir şekilde kavuşmaktır. Doğum eylemi yeni bir yavrunun hayata gözlerini açtığı mucizevi bir olaydır. Normal doğum isminden de anlaşıldığı gibi doğumun normal ve doğal şeklidir. Bu nedenle de anne ve bebek açısından en sağlıklı olanıdır.
Sezaryen ise normal doğumun mümkün olmadığı durumlarda veya anne ile bebeğin risk altında olduğu durumlarda anne ile bebek sağlığını korumak için yapılan bir ameliyatla bebeğin anne karnından çıkartılmasıdır.
Dünya üzerinde en sık yapılan ameliyatlardan birisi olmasına rağmen sezaryen anne ve bebek sağlığı açısından bazı riskler de taşır. Ancak annenin veya bebeğin hayatını tehlikeye sokacak herhangi bir durumda doğum sezaryenle gerçekleştirilmelidir. Günümüzde sezaryen ameliyat oranları hızla artmış ve gün geçtikçe endikasyonlar genişletilmiştir. Bazı durumlarda gerçekten normal vaginal yoldan doğum mümkün olmaz ve bu durumlarda sezaryen yapılmalıdır ancak anne ve bebek sağlığı için en sağlıklı ve doğal olanın normal doğum olduğu artık bütün dünyada yaygın kabul görmektedir, bu nedenle zorunlu olmadıkça sezaryen yapılmaması ve normal doğum oranlarının ülkelerde daha fazla arttırılması için devlet tarafından çalışmalar yapılmaktadır.
Normal doğumun zor olduğu ve sezaryene başvurulması gereken durumların başında doğum distosisi (bebek ve annenin doğum kanalı arasında uyumsuzluk) gelmektedir. Bunun yanısıra bebeğin makat gelişi, plasentanın (bebeğin eşi) doğum kanalını kapatması, çok iri ( > 4500 gr.) veya çok küçük bebekler, geçirilmiş rahim ameliyatları (myomektomi gibi), bebek kalp atışlarının bozulması, ilerlemeyen doğum eylemi, kordon sarkması, bebeğin eşinin zamanından önce ayrılması, aktif HSV, HPV, HIV enfeksiyonları, doğum kanalının kemik yapısında belirgin bozukluk olan durumlar ve doğum kanalını kapatan kitlelerin varlığında sezaryen doğum yapılmalıdır. Annenin önceki gebeliğinde sezaryen olması da sezaryen doğumun tercih edilmesi için önemli bir nedendir.
Ülkemizde son yıllarda sezaryen oranları oldukça yükselmiştir. Bunun çeşitli sebepleri vardır. En önemli neden anne adayının doğum eylemi ile ilgili korkuları (ağrı çekme korkusu gibi), sezaryenin daha kolay olduğu ve bebeğin daha az risk altında olacağı inancıdır. Oysa normal doğum eylemi sırasında bebek ve annede bazı hormonlar salgılanır. Bunlar bebeğin anne rahminden ayrılıp dış dünyaya adapte olmasını sağlar. Sezaryende ise anne doğum yapmamaktadır, bebek doktorlar tarafından alınmaktadır. Gerçek bir doğum eylemi yaşanmadığı için bebekte solunum sıkıntısı gibi bazı problemler sezaryende daha sık görülmektedir.
Ayrıca normal doğumda bebek doğum kanalından geçerken orada bulunan faydalı mikroorganizmaları alır, bunlar bebeğin barsaklarında yerleşerek normal barsak florasını oluşturur. Son yıllarda normal barsak florasının son derece faydalı ve koruyucu etkilerinin olduğu anlaşılmıştır. Sezaryende ise barsak florasının gelişimi normal doğumdaki gibi sağlıklı olamamaktadır. Bu nedenle hiçbir gerekçe yokken sadece isteğe bağlı sezaryen normal doğumdan daha sağlıklı değildir. Ülkemizde de normal doğum oranlarını artırmak amacıyla sağlık bakanlığı tarafından çeşitli çalışmalar başlatılmıştır. Bu bağlamda anne adaylarına normal doğumun faydası konusunda eğitimler, bilgilendirici kampanyalar, doğumda ebelerin rollerinin arttırılması gibi çalışmalar planlanmaktadır.
Dünyaya gözlerini yeni açmak üzere olan bebek ve anne için doğum şeklini belirlerken sezaryenin veya normal doğumun avantaj ve dezavantajları göz önünde bulundurularak doktor ve ailenin beraber karar vermeleri gerekmektedir.